Epistemoloji; Felsefe varlık, bilgi, değer ve dil gibi fenomenleri konu edinir. Akıl yürütme, eleştiri, analiz, sentez ve yorumlama gibi zihinsel etkinlikler yoluyla bu fenomenleri değişik açılardan inceler. Varlığın var olup olmadığı; var olmak bakımından ne olduğu; iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin evrensel tanımlarının olup olmadığı; dilin gerçekliğe ilişkin tasarılarımızın kurulmasında bir rol oynayıp oynamadığı gibi konular felsefenin ilgilendiği konulardandır. Felsefenin “episteme” yani bilgiyi konu edinen araştırma alanına epistemoloji denir.
Epistemoloji Üzerine Kısa Bir Değerlendirme
Yunancada “episteme” denilen bilgi eski çağlardan beri insan düşüncesine konu olmuştur. Örneğin, “episteme” (bilgi) ve “doxa” (sanı) arasındaki semantik ve ontolojik ayrım felsefe tarihinin başlarında kendini belli etmiş bir ayrımdır. Bilgi sadece mahiyeti açısından değil kaynağı, türleri, imkânı, kapsamı ve sınırları açısından da ele alınmıştır. İşte, bilgiyi değişik yönleriyle irdeleyen, ortaya birtakım bilgi teorileri koyan alan epistemoloji olarak adlandırılmaktadır.
Epistemoloji bir diğer deyişle bilgi felsefesidir. Bilgi felsefesinin ne olduğunu hakkında kapsamlı bir fikir edinebilmek için mevcut iki yol vardır. Birincisi onun problemlerini incelemekle olanaklıdır. İkincisi ise bilgi felsefesini tarih içinde geçirmiş olduğu değişimlerle birlikte ele almakla olanaklıdır. Bu iki yoldan giden bir kimse bilgi felsefesine dair bir tanışıklık edinebilir.
Bilgi felsefesinin oldukça ilginç problemleri vardır. Bilginin doğası, bilgi tanımları, bilgi türleri, gerekçelendirme, doğruluk, bilginin kaynağı, bilginin sınırları bu problemlerin başlıca konularını oluşturur. Bilgi felsefesinin problemlerinden en dikkate değer olanı belki de bilginin ne olduğudur. Geleneksel epistemoloji ve ilgilendiği konulardan biri olarak bilginin üç unsurlu tanımlanmasının bilgi felsefesi literatüründe önemli bir yeri vardır.
Bu görüşe göre, bilgi “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olup yapısı itibariyle üç unsurludur. Öncelikle, bilginin doğru olması yani doğruluk unsurunu taşıması gerekir. İkinci olarak, inanç unsuru yani bir kişinin bilgi olarak öne sürdüğü şeye inanması gereklidir. Daha sonra ise bu inanç gerekçelendirilmiş olmalıdır.
Kabaca “bilgelik sevgisi” olarak tanımlanan felsefenin en önemli alanlarından biri olan bilgi felsefesi Antik Çağ’dan günümüze önemini korumaktadır. Bilgi felsefesinin, felsefenin diğer alanlarıyla ilişkisi göz önünde tutulduğunda bilgi felsefesine verilen bu önemin ne kadar yerinde olduğu daha iyi anlaşılır. Tarihin çizgisel ilerleyişi içinde zaman zaman varlık felsefesi yani ontoloji gibi alanların önüne geçen epistemoloji gelecekte de insanın başlıca ilgi alanlarından biri olmaya devam edecek gibi görünmektedir.